Dünyada 15 milyar dolarlık bir pazara sahip soda külü aynı zamanda en yaygın kullanılan 10’uncu kimyasal. Soda külü, cam hammaddesi, deterjan ve temizlik üretimi, gıda ve ilaç katkısı ile kimyasal madde uygulamalarında katkı maddesi olarak kullanılıyor.
FATİH ALTAYLI: GURUR VERİCİ BİR TESİS
VALLAHİ de billahi de dün mensubu olduğum Grup’un sanayi koluyla gurur duydum.
Ankara’nın çorak bir arazisinde, yerin 800 metre altındaki bir madeni çıkarıp Türkiye’ye yılda 800 milyon dolar döviz getirecek bir varlığa dönüştürmek ciddi iş.
Diyebilirsiniz ki, “çok daha fazla ihracat yapanlar var”.
Doğru var ama 5 liralık ihracat yapmak için 4.5 liralık ithalat yapmak başka, tek bir sent döviz kullanmadan, tamamı katma değerli 800 milyon dolar ihracat yapmak başka.
Mesela 800 milyon dolarlık bir katma değer yaratmak için otomotiv sektörü 1.6 milyar dolar ihracat yapmak zorunda.
Elektronik sektöründe de durum pek farklı değil.
Yani bu tesisin tek başına yapacağı ihracat, 1.6 milyar dolarlık otomotiv ihracatına eşdeğer.
En az bu kadar gurur verici olan bir başka şey ise buradaki üretim teknolojisi. Dünyanın başka yerlerinde, ki sadece ABD’de var, doğal soda madenleri tam bir çevre felaketi yaratır. Çünkü çok yüksek oranda atık ve yeryüzünün çöle dönüşmesiyle sonuçlanan bir madenciliktir bu.
Bu tesis ise hemen hemen sıfır atık üreten ve uluslararası sertifikalı yeşil üretim yapan bir tesis. Çevreye zararı neredeyse yok. Tam aksine maden alanında 1 milyon ağaç ve çeşitli bitkiler üretilecek ve arıcılık yapılacak kadar çevreci.
Ve hepsinden güzeli, bu çevreci madencilik teknolojisi yüzde yüz Türk üretimi, Türk patentli bir üretim.
Bu yeni tesis, dünya doğal soda üretiminin de yüzde 14’ünü tek başına gerçekleştirecek.
Ve bu tesisin yapımında ne bir Türk devlet bankasından tek kuruş kredi alındı ne de devlete ait tek bir kuruş kullanıldı.
MUHARREM SARIKAYA: 'KAZAN'I SIRTLAYANLAR
BU ülkenin taşını, toprağını bilenler, “Burada maden var” dedi.
On binlerce kilometre ötede oturanlar, kendi çıkarlarını düşünerek “fizibilite raporu” yazdı, madenin çıkarılamaz olduğunu iddia etti.
Bürokrasi de kendinden olan yerine, olmayanın dediğine inandı.
Oysa fizibilite raporunu yazıp gönderen, kendi ülkesinde o madeni çıkaranlardı.
Türkiye’de çıkması halinde tekel durumu sarsılacaktı.
Ülkesini ülküsü yapanlar yılmadı, ABD’den gelen fizibilite raporlarında, madenin üzerinde kocaman bir yeraltı denizi bulunduğuna ilişkin iddiaya karşın bütün sorumluluğu üstlendi.
Orada deniz büyüklüğündeki bir ölçekte su bulunmadığını ısrarla anlattı.
Ülkülerinin peşinde koşanların sesini 2004’te siyaset de duydu; ötekilerin raporlarının değil, yerli olanın dediğinin doğruluğunu fark etti.
TEKNOLOJİYİ ÜRETTİ
Ancak 2009’da yeryüzüne ulaştığında, madenle birlikte dünyaya örnek teknolojisini de geliştirmiş, patentini de almıştı.
Pastasını kabarttığı tozdan makyaj malzemesine, camından giydiği tekstile kadar temel madde olan soda külünün kendi topraklarında yeterince bulunduğunu da toplumuna gösterdi.
Yetmedi, devlet-özel sektör ortaklığının aslında nasıl olması gerektiğini de sergiledi.
Daha önce Çayırhan’da uyguladığı sosyal sorumluluğun benzerini gerçekleştirdi, özürlüler için bir okul yaptırırken, bölgenin otantik taş evlerinin aslına uygun şekilde ayağa kaldırılmasını sağladı.
Bununla da kalmadı, 30 dönüme diktiği bağ ile yörenin en iyi üzüm çeşitlerini ve pekmezini üretti; çevredeki köylülerle arazide edindiği zirai bilgiyi paylaşırken, fide desteğinde bulundu.
DÜNYA LİDERİ
Onlar bu denli uğraşıp madeni yeryüzüne çıkarırken, Kazan bölgesinde aynı madeni çıkarma izni almış Rio Tinto şirketi 15 yıl geçmesine karşın bir adım ilerlememişti.
ABD’de uyguladığı yöntemle madenin çıkarılmasının olanaksız olduğunu iddia ediyordu.
Rio Tinto şirketiyle el sıkışıldı, maden bölgesi satın alındı üstüne 1.5 milyar dolar yatırım yapılıp 2.5 yılda “Çıkarılması imkânsız” denilen madeni çıkarıp ihraç ürünü olarak akıtmaya başladı.
Hatta madeni çıkarma tekniğinin sağladığı enerjiyle 380 megavat elektrik üretimini de gerçekleştirdi.
Çevreye sıfır etki yapan, “Yeşil Ürün Sertifikası”na sahip Ciner Grup Kazan Soda ve Elektrik Tesisi dün açılışını yaparken Türkiye’yi de trona üretiminde dünyanın liderliği koltuğuna oturttu. Bu, Çin hariç, dünya pazarının % 25’inin Ciner Grubu’nun Türkiye’den çıkardığı soda külünü kullandığı anlamına da geliyor.
Tek olması bununla da sınırlı değil; hem ürün, hem de yeni teknoloji yaratma açısından dünyanın 40’tan fazla ülkesine tamamı ihraç edilebilen tek madenini çıkarıyor.
Bir tek ithal girdisi olmadan, 800 milyon dolarlık ithalat yapıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün açılışını yaptığı tesis, 2 bin 200 kişiye iş verirken, yüz binini diktiği, bir milyona tamamlayacağı fidan ile Kahramankazan bölgesinde arı üreticiliğini getirmek için de kolları sıvamış bulunuyor.
Özetle Kazan’da dün sadece tesisin açılışı değil, ülkenin aşını taşıyan kazanı sırtlayanların başarı öyküsü de vardı.
NİHAL BENGİSU KARACA: ‘YAPILAMAZ’ RAPORLARINDAN DÜNYA LİDERLİĞİNE
DÜN, Ciner Grubu’nun 1.5 milyar dolarlık yatırım bedeliyle gerçekleştirdiği Kazan Soda Elektrik Üretim AŞ tesislerinin açılışı gerçekleşti. Söz konusu tesis sayesinde Türkiye dünyanın en büyük “soda külü” üreticisi oldu.
Soda külü “trona” madeninden elde ediliyor. Türkiye’de Beypazarı, Sincan, Kazan çevresinde bordan çok daha fazla oranda trona bulunuyor. Deterjandan cama, kâğıt yapımında tekstile, kimya sanayiinden nükleer santrallara kadar pek çok alanda kullanılan ağır ve hafif soda külü hammaddesi için trona madenine ihtiyaç duyulmakta.
Peki bu madeni neden yeni yeni duyuyoruz? Üretime, sanayimize katkısı çok daha önce olabilirdi ama olmadı. Neden şimdi?
Cevabını dün açılışta konuşma yapan Turgay Ciner verdi:
“80’li yıllarda Beypazarı trona sahası için yapılan çalışmalarda dünyanın önde gelen yabancı şirketlerine yüksek danışmanlık ücretleri ödenerek yaptırılan fizibilite çalışmaları bu madenin çıkarılmasının mümkün olmadığını raporlamıştı. Çeşitli kuruluşların arşivlerinde bu kayıtlar bulunmaktadır.”
Peki nasıl oldu da, madenin çıkarılması ve soda külü hammaddesinin elde edilmesi mümkün olabildi?
Risk alarak. Dünyanın hiçbir yerinde trona madenlerine uygulanmamış bir metot olan solüsyon madenciliğini deneyerek, sonuç alana kadar uğraşarak. Sonuç başarılı. Hem maden çıkarılabilmiş, hem de metodun patenti artık Türkiye’de.
Üretimi mümkün olmayacak şekilde raporlanmış Beypazarı trona madeninin üzerinde bugün dev bir tesis var. Kazan Soda ve Beypazarı Soda Külü tesislerinde üretilen soda külü bütün dünyaya ihraç ediliyor ve Türkiye’ye yılda 800 milyon dolar döviz girdisi sağlıyor. Önemli olanı, bu ihracat rakamının söz konusu ihracatla ilintili kalemlerde herhangi bir ithalat yapılmadan gerçekleştirilmiş olması. 800 milyon dolar ihracat, 1 dolarlık bir ithalat girdisi dahi olmadan gerçekleşti. Bu veriler önemli. Çünkü “milli” ve “yerli” mefhumları verilerle desteklendiğinde daha değerli.
SEVİLAY YILMAN: DÜNYANIN EN BÜYÜĞÜ TÜRKİYE'NİN GURURU: KAZAN SODA
HANİ bazı şeyler anlatılmaz, yaşamak ya da görmek lazım denilir ya! İşte dün Ankara’nın 15 Temmuz Darbe Girişimi ile özdeşleşen Kahramankazan İlçesi’nde kurdelesi kesilen Kazan Soda Tesisleri de öyle bir şey. Anlatmak yetmez, gezmek görmek lazım. Müthiş bir yatırım, müthiş bir iş! Ben değil sadece, dünkü açılışa katılan herkesin gördüğü dev tesisin ihtişamı karşısında nutku tutuldu. Bayağı bir soğuktu, tesisin tamamını gezmek nasip olmadı ama değerli okurlarım, şunu söylemek istiyorum, 2.7 milyon ton üretim kapasiteli yatırımıyla toplamda 2 bin 200 kişinin istihdamının sağlanacağı Kazan Soda görebilsin, göremesin her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının göğsünü kabartacak olağanüstü bir proje. Son yıllarda Türkiye’de tamamı yerli ve milli olan özkaynaklarla gerçekleştirilmiş en büyük proje.
Bildiğiniz gibi bu dev yatırımın, projenin açılışını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Enerji Bakanı Berat Albayrak birlikte yaptılar. Bilmiyorum izleyebildiniz mi açılışı ve orada yapılan konuşmaları ama Kazan Soda Fabrikası’ndaki soda külü tamamen yerli maden kaynaklarından elde edilecek bir ürün. Bu ürünün tamamı yurtdışına ihraç edilecek ve dünyanın toplam doğal soda külü ihtiyacının yüzde 14’ünü karşılayacak olan Kazan Soda Üretim Tesisi yerli ve milli üretimiyle Türkiye’nin cari açığının kapatılmasına da büyük katkı sağlayacak.
Yüzde 100’ü katma değer olan ihracatın hacmi yıllık 600 milyon doları bulacak. Ciner Grubu iştiraklerinden Eti Soda Tesisi ile birlikte bu ihracat rakamı 800 milyon dolara ulaşacak. Bu ürün Avustralya, Japonya, Güney Kore, Çin, Pakistan, Hindistan, İspanya, Belçika, Hollanda, Birleşik Krallık, İtalya, Almanya, Norveç, Finlandiya, İsveç, Danimarka, Yunanistan, Yemen, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Mısır, Suudi Arabistan, Fas, Tunus, Nijerya, Güney Afrika, Cezayir, Brezilya, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri, Tayland, Malezya, Endonezya, Filipinler ve diğer birçok ülkeye ihraç edilmekte olup “Türkiye’den en çok ülkeye ihraç edilen ürün” gamında yer alacak.
Hayırlı olsun, uğurlu olsun efendim... Çok büyük yatırım, çok büyük bir iş! Umarım bu büyük iş milliliğin, vatanseverliğin Türkiye’den kazandıklarını, Türkiye’ye geri verebilmek olduğunun anlaşılmasına da katkı sunar. Ve Türkiye’nin geçirdiği zor süreç dolayısıyla paniğe kapılıp kazandıklarını yurtdışına kaçırmaya çalışan tüm işadamlarına da örnek olur.
ABDURRAHMAN YILDIRIM: SANAYİDE İLK DÜNYA LİDERLİĞİ SODA KÜLÜNDE
Sıfırdan büyük sanayi yatırımları son yıllarda pek göremiyorduk. Makine teçhizat yatırımları geçen yılın üçüncü çeyreğine kadar artmıyordu. Üçüncü çeyrekten itibaren canlanan yatırımlara en somut örnek dün açılışı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan Kazan Soda Elektrik Üretim tesisleri oldu. Ciner Grubu’nun bu yatırımı Türkiye’yi dünyanın en büyük soda külü üreticisi haline getirdi. Bir sanayi ürününde ilk kez dünya birinciliğine yükseldik.
- Dünyada 15 milyar dolarlık bir pazara sahip soda külü aynı zamanda en yaygın kullanılan 10’uncu kimyasal. Soda külü, cam hammaddesi, deterjan ve temizlik üretimi, gıda ve ilaç katkısı ile kimyasal madde uygulamalarında katkı maddesi olarak kullanılıyor.
- Kazan Soda Elektrik Üretim, Ankara’nın Kahramankazan İlçesi’nde bin dönümlük alana 1.5 milyar dolarlık yatırımla kuruldu. Burada trona madeni yerin ortalama 650 metre altından borularla insansız ve makinesiz olarak çıkarılıyor. Boruya bir ucundan sıcak su veriliyor, öteki ucundan eritilmiş soda külü yerüstüne çıkarılıyor.
- Dünyadaki üretiminde yüzde 75 oranında çıkan atık bu tesislerde sıfıra yakın ve tuz halinde çıkıyor. Bu tuz da yollarda kullanılabiliyor. Bu yönüyle tesisler en çevreci üretim teknolojisine sahip. Yeni bulunan bu yöntemin de dünyadaki patenti alındı.
- Tesislerde ayrıca elektrik de üretiliyor. 2.200 kişi doğrudan, 800 kişi dolaylı olmak üzere 3 bin kişi istihdam ediliyor.
- Kahramankazan trona rezervi 1.65 milyar ton ile 46 yıllık üretimi karşılayabilir. Yıllık 2.7 milyon ton üretim kapasitesi ile Kazan tesisleri dünya toplam doğal soda külünün yüzde 14’ünü tek başına karşılıyor.
- Maden çıkarılıp işleniyor ve üretimin tamamı ihraç ediliyor. Yıllık ihracat tutarı 600 milyon doları buluyor. Bu ihracatın tamamı da yerli katkıyla yapılıyor.
- Beypazarı’ndaki tesisiyle birlikte Ciner Grubu’nun soda külü ihracatı 800 milyon doları buluyor.
- Dünya talebinin yüzde 33’ü doğal soda külünden, yüzde 67’si sentetik suda külünden karşılanıyor. Türkiye doğal soda külünde de, sentetik dahil olmak üzere toplam soda külünde de dünyanın en büyük üreticisi haline geldi. 2.7 milyon tonluk Kazan Soda yanında Beypazarı’nda Eti Soda 1.8 milyon ton üretim yapıyor. ABD’de satın alınan soda külü üreticisi Ciner Resources’ün üretimi de 2.5 milyon ton. Böylece Ciner Grubu 7 milyon tonluk üretimle dünyanın en büyük soda külü üreticisi haline geldi. Ciner Grup’u 6.5 milyon tonla Alman Solvay ve 5 milyon tonla Hindistanlı Tata izliyor.
- Törende konuşan Ciner Grup Başkanı Turgay Ciner’in verdiği bilgiye göre 5 yıl süren izin ve bürokratik işlemlerin ardından tesisler 2 yılda inşa edildi. Ciner, “Yapılan 800 milyon dolarlık ihracata karşılık 1 dolarlık dahi ithal girdi kullanmadık. Doğrudan 5.500 kişi, dolaylı 10 bin kişi ile özel sektörde Ankara’nın en büyük istihdamını sağlıyoruz” dedi.
GÜNTAY ŞİMŞEK: ÖZGÜN TEKNOLOJİYLE MİLLİ VE YERLİ MADENCİLİKTE DÜNYA LİDERLİĞİNİN HİKAYESİ
Son bir yılda yaşadığımız onca tuhaf, birbirinden ilginç, ülke geleceğini sıkıntıya sokacak girişimler tek tek bertaraf edilirken ekonomi tarafında ise yabancıların anlayamadığı gelişmelere imza atıldı, atılıyor. Bunlardan birisi dün Anakara’da, hain darbe girişimiyle mücadelede ismine “Kahraman” sıfatı kazandıran Kazan’da gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın katılımlarıyla hizmete giren Ciner Grubu’nun bünyesinde Kazan Soda Üretim Tesisi, aynı zamanda çok önemli bir teknolojik başarı hikâyesine sahip. Çünkü yıllarca yabancılarda olan bu maden sahaları ne hikmetse Ciner Grubu’nun eli deyinceye kadar çıkarılıp, mamule dönüştürülmedi, ülke ekonomisine kazandırılmadı.
Kazan Soda Üretim Tesisi, Türkiye’yi trona madeninden üretilen ve hemen her alanda kullanılan soda külünde dışa bağımlılıktan kurtarmaktan öteye dünyayı Türkiye’ye bağlayan önemli bir yatırım olarak hizmete sokuldu. 2009’da yine Sayın Erdoğan tarafından hizmete sokulan daha önceki soda tesisiyle birlikte, tek kuruş ithalat olmadan, yılda 800 milyon dolarlık ihracat yapacak olması epeyce bir şey anlatıyor olmalı.
CİNER GRUBU SOLÜSYON TEKNİĞİYLE AMERİKA’DA
Tamamen Türk mühendislerinin geliştirdiği ve dünya literatürüne giren özgün solüsyon tekniği yöntemiyle Türkiye ekonomisine kazandırılan Kazan Soda Üretim Tesisi’nde elde edilen tecrübeler dünyaya da taşınacak. Dünkü açılış töreninde Ciner Grubu Başkanı Turgay Ciner, Amerika’daki yatırım konusuna değinmedi. Ancak bu tarz başarı hikâyelerini yakından takip eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kazan Soda ve Elektrik Üretim AŞ tesislerinin açılışında, “Ciner Grubu Amerika’da da bu alanda yatırım yapıyor” ifadesiyle bu haberi de duyurmuş oldu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ise milli, özgün ve yerli projelerden çok fazla önem atfettiği için tam da onun üzerine basa basa anlattığı, örneklendireceği bir enerji ve maden projesinde konuşurken, “Ucu dışarıda olmayan” ifadesini kullandı. Kazan Soda Üretim Tesisi her şeyi ile bize ait, ama ucu dışarılara uzanan ve bu yatırımla daha fazla uzanacak olan, madencilik, kimya ve elektrik üretim faaliyetlerini bağrında barından bir yatırım.
Trona bir sodyum karbonat minerali. Endüstriyel soda külü üretiminin de en önemli doğal hammaddesi. Soda külü ise cam sanayiinden, deterjana, nükleer santraldan gıdaya o kadar geniş yelpazede kullanılıyor ki, yerine başka bir şey de ikame olmuyor. Beypazarı bölgesi de trona rezervi açısından dünyanın ikinci en büyüğü konumundaydı, ama 2009’da Ciner Grubu tesis kurana kadar üretim yapılmıyordu. Yerin altında rezerv olarak duruyordu. İlk başarı hikâyesi 2009’da açılan tesisle yazıldı. Ve dün de devamı geldi. Daha da devam edecek.
TRONA MADENİNİ NİÇİN YILLARCA ÇIKARAMADIK
1979’da Beypazarı’ndaki trona rezervi Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından tespit edilmiş, 80’li yıllarda Etibank, yabancı işbirliğiyle işletmek için istiyor. Fakat çeşitli sebeplerden başarılı olunamıyor. Sonra Ciner Grubu (%74) ve Eti Maden’in (%26) ortak olduğu ‘Eti Soda’ isimli şirket 1998’de kuruluyor. Fakat madenin çıkarılması için 11 yıl bekleniyor. Nedeni ise madenin soda külüne dönüştürülmesi için hem yatırım hem de teknoloji gerekiyor. Yabancılar “Beypazarı’ndaki trona madeni çıkarılmaz” diyor, tarihin akışına bırakıyor. Ama Ciner Grubu Türk mühendisleriyle çalışarak, bu madeni çıkarmak için yöntemler, teknikler arıyor. Ve sonunda solüsyon tekniğiyle bu madenin çıkarılacağı tespitiyle nokta konuyor.
Bu zamana kadar ise dünyada soda iki kaynaktan temin ediliyordu. Amerika doğal kaynaklardan soda külü üretirken, Avrupa ise sentetik olarak geliştirip, üretiyordu. Aynı zamanda Türkiye Şişe Cam da sentetik kaynaklardan soda külü üreten ve tüketen bir şirketti. Ama önce “Eti Soda” ve ardından dün açılışı yapılan “Kazan Soda” ile pahalı sentetik soda külü defteri Türkiye’de kapanmış oldu.
Trona madeniyle Turgut Özal da yakından ilgilenmiş. 80’li yılların sonuna doğru Etibank, bu madenin işletilmesi için Amerikalı FMC ile işbirliği yapmış. Sonra FMC projeyi “Ticari değil” diyerek devam ettirmemiş. Etibank’tan FMC yetkililerine mektup yazılıp, tekrar davet edilmiş, ama onlar da ticari olmadığının altını çizip, projeyle ilgilenmemişler. Bunun üzerine Avrupa’nın en büyük sentetik soda külü üreticisi Belçikalı Solvay davet edilmiş. Etibank- Solvay işbirliğine Amerika yönetimi ve FMC şirketi George Bush’un da danışmanlığını yapan Richard Perle’yi Türkiye’ye göndererek, trona madeninin işletilmesinde FMC’nin anlaşması olduğu uyarısı yapılmış. Mesajı alan dönemin Cumhurbaşkanı Özal, Etibank yetkililerini çağırıp bilgi almış ve Perle’nin önüne FMC’nin ticari değil raporunu koymuş. Böylece FMC defteri kapanıp, Belçikalı Solvay sayfası açılmış. Bitti mi, hayır.
Bu defa Solvay’in küçük ortak olması sebebiyle, Avrupa’da kartel problemi ortaya çıkmış. Solvay’in büyük oyuncu olma isteğine Türkiye “Evet” demeyince, projeye yine rafa kalkmış. Ciner Gurubu ile Eti Maden ortaklığıyla kurulan “Eti Soda” çatısının altındaki Türk mühendisler, ele muhtaç etmeyen solüsyon teknolojisini bulup, madeni çıkarmayı başarınca, dün açılışı yapılan maden sahasını da Ciner Grubu, Amerikalılardan satın alıp, Türkiye’ye bu alanda öncekinden 3 kat daha büyük, örnek bir tesis daha kazandırmış oldu. Ülkemize ve Ciner Grubu’na hayırlı olsun. Ancak bu tesisin hayata geçmesinde ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın desteği, Ciner Grubu Başkanı Turgay Ciner’in de yılmayan girişimci ruhunun katkısının bilinmesi gerekir.